az para da değilmiş. isteyin tabii ki. eşek değillerse bi gerekçe sunarlar. ben 1000 liralık borcu 1 ay geciktirdim diye yerin dibine girdim. teyzenizi karıştırmadan kuzeninizi arayın çözün. utandırmak falan biraz ileri aşaması işin. önce bi konuşup durumları öğrenmek en iyisi bence. sonra yüzüne vurursunuz.

Pasif agresiflikle kimse utanmaz, siz de sinirlendiginizle kalirsiniz. Burda biri vardi borcunu odemeyip annesine bilezik alip bir de borcumu odesem mi diye sormustu. Insanlarin borca bakis acisi bu hocam. Acip acik acik isteyin, hatta kuzeninizden de isteyin, sonucta paranizi o kullanmis. Istemezseniz gelmez cunku.

Kuzenim öğrenci, okuduğu şehirden ev aldılar piremses kızları yurtta kalmasın ev arkadaşıyla yaşamasın diye, yollarda sürünmesin diye de araba. Kuzenimle çözebileceğim bir mevzu değil.
Zaten gerçekten ihtiyaç olsa sesimi çıkarmam teyzemi severim, ama 18 yaşında bi insana ev almak bunu da borçla yapmak, o borcu ödemeden bi de araba almak bana lüks gibi geliyor.

Benim sorumu öldürdün kimse bana cevap yazmıyor :D seninkilerin durumu iyi belli ki yeni araba alınacağına göre, kesin iste sen. Annen de bu kadar ezdirmesin sizi, ayıp da bi yere kadar.

ne kadar naifsiniz. sizi düşünmeyeni siz hiç düşünmeyin bence.

tabi olayın arka planına bakmak lazım. anneniz neden parayı geri isteme konusunda bu kadar çekingen ? başka bir konu yüzünden kendini borçlu hissediyor olabilir mi ?

Sanmam. Annem fazla iyi niyetli hatta vur kafasına al ekmeğini modunda bi insan. Onlara özel değil bu tavrı. Ölecek olsa kimseden para isteyemez. Kendi parası bile olsa.

Valla çevremdeki arkadaşlardan gördüğüm kadarıyla "evet" geç kalmış olursun. Arkadaş Mayıs'ta evlendi Ocak-Şubat gibi gittiği gelinlikçiler "Aoaoaaaaa çok geç kalmışsınız hiii" diye dırdır etti. Ha şanslıysan yürürsün ama beğenmezsen uğraşırsın biraz...

A kesim güzeldir. Zaten prenses modelin pek kimseye yakıştığını görmedim. A hem ince hem uzun gösteriyor. Oleg Cassini fiyat performans açısından makul gördüğüm kadarıyla.

Son soru: Valla bu senin kararın. Ama benim bildiğim kiralamaların fiyatı da gereksiz uçuyor. Kiralayacağına satın alıp sonra satman daha karlı olabilir eğer uygun kiralık bulamazsan.

senin için geç değilde, gelinlikcilerde sıra oluyor sıkıntı onların yoğunluğundan doğuyor, zaten son işlemleri düğüne yakın yapıyorlar ama bunun model seçmesi kumaş seçmesi diktireceğin yeri beğenmek derken 'bakma' süreci neredeyse 2-3 hafta sonu sürüyor sonra gelinlikçininde elinde tonla işi oluyor onlar sana ileri tarih veriyorlar bu yüzden..
oleg çok ileri tarihe bitiş veriyor şu sıralar gitmen lazım, çok yoğunlar biz nisan ayında arkadaş için gitmiştik ekimdeki nikahı için belki yetişir bilemiyorum demişlerdi..
arkadaşla oleg ve başka bir gelinlikçiye gidip anladıklarım bunlardı

Aysira var söğütlüçeşmede fabrika satış mağazası sanırım. Pek popüler fiyatlar da uygun sayılabilir.
Oleg cassini candır.
Paraya kıyarım derseniz pronovias var, hastasıyım.

Ve evet haziran falan çok geç. Ağustosta evlenecek arkadaşlarım 2 ay önce başkadılar gelinlikçi gezmeye. Aradığınızı bulmak düşündüğünüzden daha zor olacak. Zaman yaratmaya çalışın.

o dönemlerde yoğunluk olduğu için dikim bile olmasa yapılacak birkaç düzenleme zaman alabilir.
Zamanında Kadıköy'deki birkaç gelinlikçiye gidip beni saçmasapan bir hale getirmelerine izin verip darlandıktan sonra (mağazada ne varsa üstüme koydular,duvaklar akseuarlar,tüller süsler fln) oleg cassini'ye gidip yarım saatte modeli seçtim.
böyle çok sade ve düz modelleri var.

www.olegcassini.com.tr

Şimdiden gidip 1 gününüzü ayırın,zaten beden seçiyorsunuz,en fazla bir prova yaparsınız biter.

edit:bir de online rezervasyon yapın,%10 indirim oluyor.

yani ne bileyim, nişan için elbise bakmaya gittiğimde 3 hafta vardı, kadın "inanamıyorum çok geç kalmışsın insanlar 3-4 ay önce başlıyor bakmaya" demişti de, iki saat içerisinde beğenmiştim elbiseyi. mağaza mağaza gezip gelinlik denersem zaten içim daralır, 3-4 seçeneğe eleyip, oralardan halletmek istiyorum.

geçen ay oleg cassiniye gittim çok fazla bi araştırma yapmadan. kafamda az buçuk a kesim tipinde bir model vardı. anlattım yardımcı oldular. gecen hafta provalarım bitti gelinliğim elimde. nisan başı evleniyorum. bana da çok geç kalmışsın felan dediler ama şehir dışından geliyorum vs vs deyip sıkıştırdım randevuları. yardımcı oluyorlar yani satış yapacaklar sonuçta.
demem o ki rahat ol. ne kadar strese girersen bulmak o kadar zorlaşıyor.mutluluklar bu arada :)

eski duyuruları karıştırırken şurayı buldum, harika işleri var: www.facebook.com

ama özel dikim yapıyoruz demişler. şöyle sade bir model ne kadara mal olur acaba? diktirince çok mu pahalıya gelir fikri olan var mı?

2 sene önce su modele 4000 demişlerdi kadıköy'deki gelinlikçiler.
www.eksiduyuru.com

Su anki fiyatları bilmiyorum ama ben o kadar para verip sonra istediğim gibi olmazsa diye tırsmıştım.Gerçi oradakiler daha önce yaptıkları modeller,yapamama gibi bir durumları olmaz.Yine de mağazadan almaktan pahalıya gelir diye düşünüyorum.

ben sıkılıyorum, güzel olabilir ama ifşa yapmam, baştan söyliyeyim

Yapın hadi.

ifşanın kuralıdır; "biri yapsa?" denmez, yapılır. öyle başlar. yoksa herkes birbirini bekler.

@ der meister, yap lan o zaman, cevap yazacagın kadar

@balpolen, yoo yapmam. ben mi istedim ifşayı, alala

cuma gecesi saat 11 ifşa için gayet uygun bir saat.
biri başlarsa herkes peşinden gelir.
istiyorsanız başlayın efenim

ifşa yapan olursa ben de yapıcam bu sefer.

Der meister +1

Başlayın net katılırım.

başlattım. bir başıma koymayın beni.

yine kahvaltı yine ben ve yine moda dodo (reklamını falan yapıyorum sanacaklar yakında asdfdsd)

serpme kahvaltı diye yarısı yenmeyecek şeylerin getirilip kalanların çöpe atılmasından hoşlanmadığım için tabağı zevkime göre hazırlayan mekanları seviyorum. dodonun ortamı da çok güzel, tavsiye ederim.

biraz ters kalabilir ama taksimden yürüme mesafesinde cihangir tarafında doğacıyız diye antakya kahvaltıcısı var. serpme kahvaltı ve ne serptilerse çok lezzetliydi.

Bu karıştırıcı fırça değil gibi ya, karıştırıcı fırça şurda en sağdaki, hayati önem arz eden bi fırçadır kendisi onu mutlaka al. Bu senin aldığınla karıştırıcıyı alsan tamam, bi de göz altına far sürmeyi seviyorsan onun ince bi fırçası var onu alabilirsin. That's all baby.

media.makeupgeek.com

o dediğim göz altlarına ince far sürmeye yarayan fırça da şu, pricise shader diye geçiyor www.sephora.com dik tutup sürceksin.

Arkasında karıştırmak için de kullanılır yazmışlar; ona güvenip almıştım ben de. Zaten başka da fırça yoktu. Talan etmişlerdi resmen. Nerden bulurum ben bu fırçayı? :)

www.eveshop.com.tr

burada ihtiyacın olan her şey var, ki bu fırçalar evladiyelik oluyor.

Jessup fircalar aliexpresste 20 gunde geliyor 17-20 dolar arasi fiyatlari sanirim 15 lik set olandi her isine yarar, mobilim bakamıyorum ama sonra kesin editlicem.. Jessup official store diye aratırsan aliexpresste incelersinde setleri, ben 2 setini kullanyorm baya memnunum

www.nascita.com.tr
www.nascita.com.tr
www.nascita.com.tr

nascitanın fırçaları genel olarak güzel, tavsiye ederim. Yurtdışından set almak istersen de ben sedona lace aldım çok memnunum. Sigmanın fırçalarıyla hemen hemen aynı, sigma da macle aynı lol :D

önceki organizasyon gibi anket yapın sonuçlarına göre karar verin.

@basond; anketlerde zirveye katılmayan arkadaşların da oy kullandığını fark ettiğimiz için böyle bir yol tercih ettik. ama istenmesi durumunda yapabiliriz elbette.

burada da aynısı olacak şu gün olsun deyip gelmeyecekler olacak cevap kalabağı ile uğraşmayın diye dedim. Kimin ne oy kullandığını gösteren bir uygulama varsa onu seçmeniz belki daha faydalı olur.

tarih fark etmez ve kadıköy diyorum

İzmirde neden olmuyor bu işler?

@erosun iskaladigi adam; ona da siz öncülük edin.

@eros

izmir zirveler açısından en zengin şehirlerden birisi. 2-3 ayda bir zirveler yapılıyor zaten. sözlükten de gerekli reklamlar yapılıyor. kaçırmış olabilirsiniz.

1-2 sene öncesine kadar kordonda bira-midye zirveleri oluyordu hatta.

25 mart iyidir, ben katılabilirim belki.

edit: mekanı belirtmemişim. mekanda kadıköy iyidir.

1 nisan olmalı ki geleyim^^

kadıköy tarih farketmiyor sanırım bana da işim çıkarsa gelmem ama çıkmazsa kadıköy diyorum tekrar ediyim mi

25 mart kadikoy'e Evet diyorum. Zira bu kelimeye son zamanlarda hayli karsiyim

25 mart ve Beşiktaş

Tarih 1 Nisan, lokasyon olarak da Beşiktaş diyorum.

ben de gelebilirim

1 nisan kadıköy uygundur benm için

Tarih de lokasyon da fark etmiyor. Bu kez gelmek istiyorum bir aksilik çıkmazsa bakalım.

Geçen defaki ankette önce kadıköy çıktı sonra ne hikmetse Beşiktaş çıktı vs sırf buna uyuz olduğum için gelmedim açıkçası.
Eğer bi anket yapacaksanız belli bir gün saat koyun o saatten sonra sonuç değişirse de planı zırt pırt değiştirmeyin, itici oluyor.

Bu arada üslubum çok sert olmuş, yeni uyandım ondan. Yanlış anlamayın :)
Ben kadıköy diyorum tarih fark etmez.

Ben de gelmek istiyorum! :)

Kadiköy +1
Sevgiler.

ben ve adamlarım beşiktaş'a +1 diyoruz.

Vay arkadaş... Kırılgan hanım tertip edince iki saatte 20 kişi yazmış...

Benim tanzim ettiğim zirveye 15 kişinin gelmesi bile başarı aslında ahaha. :D

Her neyse, bu sefer Kadıköy diyorum ve +1 getiriyorum. Sevgiler.

Tarih fark etmez, kadikoy +1. Avcilar'dan kadikoy'e gitmek besiktas'a gitmekten daha kolay :)

Tarih fark etmez, Beşiktaş diyorum.

1 nisan olursa varım. beşiktaş olsun

Tarih şimdilik farketmez ama kesinlikle Beşiktaş olmalı :) evet önceki de Beşiktaş'ta oldu ama ulaşım açısından 2 yaka için de en elverişli yer Beşiktaş diye düşünüyorum :)

Ha şimdi baktım da 1 nisan daha güzel olur:)

Beşiktaş +1

1 Nisan için Kayseri'den kalkıp gelebilirim.

Kadıköy veya Beşiktaş fark etmez.

izmir'de çok zirve yapılıyor diyen en son aralıkta yapıldığını unutmuş.

Beşiktaş +1 diyelim o hâlde.

1 Nisan ve Beşiktaş diyorum.

beşiktaş veya kadıköy. geliyorum.

Gönül ister ki kadıköy olsun ama geç saatte avrupa yakasına geçmek biraz sıkıntı olabiiyor.

1 nisan olursa taaaa izmir'den gelebilirim cok buyuk ihtimalle.

Zamandan mekandan münezzeh olarak geliyorum.

bir nisan ve kadiköy diyorum

25 mart Kadıköy olursa 800 km öteden gelebilirim

kadıköy +1 ben de gelip tanışmak istiyorum sizlerle. tarih farketmez.

kadıköy.
iş çıkış saatinden sonra olsun gün fark etmez.

kadıkoy +1

25 mart ve kadıköy.

önceki zirve beşiktaş'ta yapılmıştı zaten. beşiktaş olursa katılmam.

kadıköy

ben de gelebilirim. hiç gelmedim öncekilere. ama mesela merak ediyorum nasıl oluyor. hayvan gibi kalabalık bi mekanda bi masanın etrafına doluşup oturuluyor mu üniversite kulübü tanışma toplantısı yapar gibi? ekaterina'nın da dediği gibi şöyle ferah feza havasıyla manzarasıyla da sohbeti muhabbeti renklendirecek biyerde olsa?

sağol biz bilmiyoduk nası toplancağımızı şeklinde ezmeyin hemen ama demek istediğim geniş alanda, hafif parti, kokteyl rahatlığında bişey olsa? ya da öyle mi oluyor. zira beşiktaşta adam gibi biyer neresi var ben çok şeyapamadım.

Muhtemel gelmem ancak öneride bulunmak adına, kadıköyde toplanıp adaya kaçmak daha makul olmaz mı? Daha rahat vs.

Ben de gelebilirim

25 Mart, Beşiktaş.

25 Mart, Kadıköy

25 mart kadıköy, pek bir tatlı olur.

Ortam ve hava iyi olduğu sürece anlıyorum ki gelmek isteyen bir sürü insan var bende gelirim ama +1 kadıköy olursa tadından yenmez belki izmit dolaylarından gelecek insanlar var bunu düşünürseniz iyi olur

beşiktaş olsun 3 kuruş fazla olsun. tarih fark etmez.

gelmek çok isterdim ama buralara yazdığım yazılar, yolladığım yarı çıplak fotoğraflarımdan sonra gelmekten bir hayli çekiniyorum. bir de sözlükte lince uğramam etkili tabi.

hadi hayırlısı.

Olm evi tekirdağa taşıdık kadköyde zirve mi olur :( yol patamı çekin geliyim :(

5 nisandan sonra ordayım. az farkla kaçırmak üzücü.

Beşiktaş daha iyi, Kadıköy'e de gelirim.

1 nisan beşiktaş

Gerçi kimseyi tanımıyorum ama ben de gelmek isterim, hem de Kadıköy'deyse zaten

Arkadaşlar Beşiktaş değil Kadıköy konusunda karar kıldık. Kadıköy'de mekan öneriniz varsa yazabilirsiniz.

Beşiktaş diyorum. Tarih fark etmez zaten her türlü işim çıkabilir ve gelemeyebilirim.

ankara kim ki zaten :(

Saat belli mi?

Oylamaya gelmedik, zirveye gelebiliyor muyuz :(

ben gelmiyorum siz takilin.

Heyy ben de gelirim ben de ben de

kadıköy +2

önceki kısmet olmadı bu kez gelirim

Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın.

anaaa belki ben de gelirim lan o_0 !!

:)

ben de gelirim belki.

+1 imle orda olacağım

Yaşlılara yer var mı? :)

geliyem +1

+1imle gelecegim

hala gelebiliyor muyuz? yeni insanlar tanımaya ihtiyacım var zira.

Ben de gelmeye calisacagim. 50%

Bi biranızı içmeye uğrayacağım galiba.

Yakama kırmızı karanfil takacağım

Nasıl gidiliyor bu kafeye?

Ben de geleceğim

Bursa'dan geliyorum hatta :)

Kadkıköy +1 :)

Hakikaten bi yol tarifi falan olsa fena olmaz.

bu arada niye tik atılmıyor herkese çok ayıp

Akmar pasajının hemen yukarısında.

i.hizliresim.com

Bilge Adam'ı sorarak da ulaşabilirsiniz, Bilge Adam'a daha yakın.

besiktas olursa gelirim

selamlar ben de ugrayayım yenı gordum

Bursa'dan geliyorum, hayatımda ilk kez bir zirveye katılacağım, sözlük beni bağrına basar mı ?

bir ihtimal uğrarım

Akşam Kadıköy'de işim var, erken biterse uğramaya çalışıcam.

beyler yoldayim, yaklasik 1,5 saate oradayim, grsrz

ben gelemiyorum, turist misafirim geldi. Ona da dedim ama hepiniz Türkçe konuşacaksınız diyip gelmek istemedi. Başka bir sefere inşallah

Bilge adam'in ordayim ve bulamiyorum. Esnaf da bilmiyor.

Telefondan gugıl haritaya yaz adresi sonra takip et konumu

Underground mekan mı burasi zira yer üstünde böyle bi yer yok :d

Harita Dimo Pub gösteriyor. Yardim plz

Gec mi oldu katilmak için bilmiyorum?..
Kiziltoprak semalarindayim.

Gelin gelin geç değil

Geldim ama yer yok :( garip kaldim su arada durur aglarim

Yeri bulamayan arkadaslar akmar pasajini gectikten sonra sola donup yukari cikin. Dimonun ustu hemen. Kapida no 30 yaziyor.

Beni bulun siyah giydim herkese yer var

tuh ya özendim vallayi

foto isteriz

Gelemiyorum size iyi eğlenceler. Foto, fotoo.

Unuttum bile hepinizi.

Yalnız, 17'ye birlikte bindiğimiz hatun Harikulade idin, seni unutmam. bir dahaki zirvede görüşmek üzere.

Organizasyon için teşekkürler frecayl. Keyifli zirveydi.

Hakkaten güzeldi daha sık yapalım. Hala orada olanlara selamlar.

Güzeldi gerçekten kenarda köşede kalsam da ;)

Kesinlikle çok güzel zirveydi, daha sık yapalım +1 :))

Eglenceliydi..daha sık yapilmali :)

lol

çok güzeldi emeğinize sağlık ama havalar ısınınca moda sahil buluşması kocaman bir circle falan daha ekonomik ve herkesin birbiriyle muhabbet etme şansı daha yüksek bir etkinlik olabilir.

Katılan ve zirveye bir şekilde destek olan herkese çok teşekkür ederim. Sizinle vakit geçirmek çok keyifliydi. Muhteşem insanlarla tanıştık. Bir dahaki zirvede görüşmek üzere :)

P. S: Geleceğini belirtip mazeret bildirmeden gelmeyen arkadaşları ayrıca yazdım zihnime, üzdünüz... :)

P. S. 2: Ek olarak bana gece boyunca yardım eden şahane insanlar olan sesobjesi ile welcometohell'e teşekkürü de bir borç bilirim. Sevgiler <3

çok çok nadirmiş hatta türkiyede ilk kez görüldüğünü düşünüyormuş bir veteriner.
yine aynı veteriner insanlarla temas etmeyi çok sevdiğini söylemiş down sendromlu olan kedinin.
ancak tuvalet eğitiminde sıkıntı olabilirmiş zeka geriliğinden dolayı.

kedilerde down sendromunu taklit eden ve adını hatırlayamadığım başka bir sendrom olabiliyor çok nadir de olsa.

tabii ki kedice davranır, insanlara karşı da herhangi bir saldırganlık falan yaratmaz, normal bir kedi olur.
sadece mama yeme, tuvalet eğitimi gibi konularda biraz yavaş öğrenme gibi şeyler olabiliyor.
yani normal bir kedi kum kabı kullanmayı hemen öğrenirken, ona birkaç kere göstermek gerekebilir.
bunun gibi şeyler olur en fazla.

sahiplenecek birinin olmasına çok sevindim.
çünkü bu anlama yavaşlığından ötürü sokakta yaşamakta zorlanıyor da olabilir.

fotoğrafı yok mu? merak ettim.

Abi kedi aynı buydu. Hatta bence bu kedi o kedi neredeyse.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

cevap olmayacak ama, dünyanın en tatlı şeyini görmüşsünüz galiba, içim sevimlilik doldu^^

offf çok fena tatlıymış cidden

iran kedisinin türlerinden biri olmadığına emin misiniz?
onlara da çok benzettim ben fotoğrafı. ama öyle olsa bile sahiplendirin tabii çok tatlıymış :)

www.google.com.tr

Down sendromlu kediler pek uzun yaşamıyorlar diye biliyorum.
Benim tek bildiğim meşhur down sendromlu kedi Üzim'in ev arkadaşı Otto idi.

www.radikal.com.tr

"Türkiye'nin ilk..." diye vermiş haberde ama ne ilk ne de son. Sadece nadir.

@Bowie paylaştığın kedi Lil Bub, down sendromlu değil kirilgan kemik tarzında bir hastalığı var. Alt çenesi de büyümedigi için dili dışardan kalıyor.

başka doktora götürün tabi

bence de başka doktora götürün.

Belki annende görmüştür birşey ama yine de başka doktordan fikir almaktan zarar gelmez.

psikiyatrlar suratına bakmadan bonibon dağıtır gibi antidepresan ve sakinleştirici yazmaya bayılırlar.
fiziksel bir şikayeti yoksa bile (mesela demir eksikliği ya da d vitamini eksikliği sürekli yorgunluk yapabilir) fiziksel muayenesini güzelce yaptırın, psikiyatra da gitmeyin bence.

uyku ve dalgınlık sorunu iyi dinlenemiyor olmakla da alakalı olabilir. annenizde solunum problemi, gece horlama, sık sık uyanma gibi şeyler varsa uykuya yoğunlaşın antidepresandan önce.

sadece dalgınlık-yorgunluk değil de ciddi manada mutsuzluk, depresiflik, içine kapanma gibi şeyler gözlemliyorsanız bir de psikiyatra danışmakta fayda var.

beşiktaş olabilir ama ortaköy ulaşım açısından sıkıntı, merkeze bakabilirsiniz.

kadıköy'den sonra sevebileceğin çok az yer var. alışkanlıkları değiştirmek çok zor ama kadıköy çok başka. şahsen kadıköy yine de ilk tercihim olurdu. tabi eşinizin tercihi de kararınızda etkili olacak. şimdiden hayırlı olsun, bir ömür mutlu olun.

ben de Kadıköy diyorum.
ne tarz bir yer aradığınızı bilemiyorum, ama bütçe nedeniyle istediğiniz gibi bir ev bulabilir misiniz emin değilim.
fiyatlar çok uçmuştu bir ara.
ben olsam Kadıköy'den ayrılmak istemezdim.

kadın tarafı eşiniz ise her gün metrobüs kullanmak ekstra eziyetli olur onun için, kısa mesafe bile olsa. zira ben her gün metrobüs kullanmamak için bedava kaldığım aile evinden 1700 kira verdiğim bir eve taşındım. ne tacizler ne eziyetler yaşadım. sırf bunun için işe yakın oturulması taraftarıyım.

Yerinizde olsam Kadıköy'de kalırdım. Fındıklı'ya zaten vapurla geçilir. Şişli için de müstakbel eşiniz yeni yapılan Kabataş-Mecidiyeköy metro hattını kullanabilir.

Kadın tarafı benim. Yani idare edecek bir araba da alınabilir tabii de her gün köprü trafiğine girmek de dert.

Kadikoy'de kalinir bence.

Marmaray + metro da yapabilir nisanliniz.

Ya da besiktas'a vapur, oradan otobus ya da eminonu'nden otobus vb. Cok secenek var, metrobus tek secenek degil yani.

müdürün ne diyorsa onu yap.

ben de benzer bir durumda kaldım. benim şirkette o zaman 2-3 milyon liralık bir gereksiz harcama zinciri vardı. şefleri eleştirdim neden böyle anlatır mısınız dedim anlattılar (mantıklı gibiydi), müdürün üstündeki departman müdürü benim dikkatli olduğumu anlatmamı istedi. anlattım ne varsa, müdür şöyle şöyle yapıyor durumu iyileştirmede katkısı büyük ama falan gibi anlattım, sonra müdüre dedim böyle böyle bir görüşme yaptım sizin hakkınızda da şöyle şöyle dedim falan. zaten stajım bitmişti o telefon görüşmesini yaptığımda.

o şirketten iki kere teklif aldım. adamların hoşuna gitmiş baya. hatta beni isteyen kişi de o eleştirdiğim müdür.

bu kadar bilgi ile yap yapma diyemem ama eger bu bilgileri sunuma eklemeyeceksen de, mudurune mail at, sunum ektedir, talep ettiginiz uzere sunlari sunlari (buraya neyi cikarmani/eklememeni istediyse onlari yaz) sunumdan cikardim/sunuma eklemedim de. ilerde bir sey olursa, o bilgilerin neden orada olmadigi ortada olur.

@kassiopeia +1
müdürler bayılırlar altındakilere bok atmaya, yarın öbür gün o hasır altı edilenler fark edilirse kabak sana patlamasın diye elinde mail mutlaka olsun, talebiniz üzerine çıkarılmıştır vs diye belirt mutlaka. bunun dışında müdür ne derse onu yap, yapacak bir şey yok. en azından iki tarafa karşı da sorumluluk almamış olursun ileride bir sorun çıkarsa.

delikanlıysan stajını yakar o sunumu yapmazsın.

bu arada direktör de müdür demek. ne saçmaymış bu şirket işleri.

Değil bence. benim için ters orantılı. Durum vahim kısacası.

yaş değil de tecrübeyle, deneyimle doğru orantılı herhalde. bilemedim.

orantı kurulamaz yaptığın meslekle ilgili.
memur mühendis vs şeklinde çalışıp maaşlı çalışıyorsan yaş ile/tecrübe ile zamanla maaşın yükselmesi beklenir haliyle.

Yaş 22. Gelir 4000. Doğru orantılı falan değil. Babam 47 yaşında babamın 2 katı maaş alıyorum.

(bkz: bugün neyimle hava atsam)

25 / işsizim

değildir bence.

Yaş 22,gelir annemin gönderdiği 2250 tl.
İşe başladığımda daha az kazanırsam intihar ederim.

Yaş 28, gelir ortalama 3.800 falan (brüt olduğu için yıllık net ortalamasını aldım)

Yaşla değil ancak sektör, deneyim, iş verenin kurumsallığı/vizyonu, mezun olunan okul vs. etmenlerle bağlantılı. 2.5-3 yıl önce 1.500 liraya çalışıyordum.

28 - birkaç gün önce 3000'di, şu an sıfır. devletimiz sağolsun bir günde işsiz kaldık fx tebliğinden ötürü.

Doğru orantılı değil tabi ki. Müdürümüz 30 değildi daha, alıyordur 5-6 rahat.

29 yaşındayım

13000-15000 / ay

yaşım 31 gelirim 50 bin dolar yıllık.

bir 25-0 daha geldi

norhing in my way +1

asdfsaaf

yaş 27. gelir 0.

swiegesparch +1

aynen katılıyorum. yaş 28 ücret 3600, ama 3 yıl önce 1500 alıyordum.

3-5 tlye puan hesaplayıcı alırsanız faydalı olur.

kaş'ın altına e ile inip efkar yazın kelimenin iki katını alın
refakat da mantıklı bence, tüm harfleri kullanınca oyun bitmiyor mu zaten

tüm harfleri kullanınca da yıldızda da +25 alırsın.

son aldığım defacto, ondan 3 yıl önce de lcwaikiki

Hemen hemen 6-7 yıldır kot almıyorum, kanvas pantolon giyiyorum.
Son aldığım ise Levi's, taş gibi gerçekten.

Son zamanlarda (5 yıl) aldıklarım hep Mavi. Levi's, Zara, LCW ve Merter firmalarından da kot pantolonlarım var.

Ben de son zamanlarda aldıklarımı Mavi'den aldım.

Bende bu konuda bi takinti var, Levi's tan alip yillarca giyiyorum. Giyilmeyecek hale geldiginde yine Levi's'tan alip yillarca giyiyorum.

Ltb

2 zara 1 pull&bear

mavi, iyidir. ara ara güzel kampanyalar da yapıyor.

LTB, Mavi, Jack & Jones

waikiki'den alıyorum ben valla. virginity shield resmen aq, 9 yaşında gibi giyiniyorum hala. but who needs bitchez when you can buy kot pantul for less than 50 liras ;) ;)

almıyorum.

koton'dan alıyordum ama çok dandik çıkmaya başladılar. mavi'ye döndüm. ara sıra levis'de alıyorum.

collins. normal bel duz paca sadece orda bulabiliyorum.

bedenime uygun ancak orada bulabildiğim için lcw ve love my body.
hele lcw'de 10-20-30 tl'ye bulduğumda beşer beşer alıyorum, 6 aya bacaklarımdaki sürtünmeden dolayı bacak arası bembeyaz oluyor zaten asdfgfds

levi's aldım yaklaşık 2 senedir onu giyiyorum. göt cebini vidaya takıp yırtmasaydım iyiydi.

uniqlo

wrangler, lee ya da levis. Bu üç markadan şaşmam.

wrangler mavi levis

favorim : wrangler

Mavi.

Kendime Mango vesair. Eşime Levi's. Erkek poposunu pek güzel gösteriyorlar, başkasını aldırmıyorum.

Son üç yıldır almıyorum.

Ondan önce Levi's almıştım 2010'da biraz dağıldı ama hala arada giyiyorum. En son aldığım da Jack&Jones'tu kesimini pek beğenmedim duruyor öyle dolapta.

Levis'ten 15 senelik kotum var hala giyerim. Onun disinda mavi

gerçekten kalıbı güzel kesimi güzel ve dayanıklı kot almak istiyorsan lee, levis ve wrangler den şaşmayacaksın.
mavi ya da kotondan kot alanları anlayamıyorum nasıl o kadar para verip o kalitesiz kotları alırlar.
kot , ayakkabı veya tişört ihtiyacım olduğunda boyner e gidiyorum. orda tüm markalar oluyor. hepsini deniyorum üzerime rahat olan modellerin model ve beden numarasını alıyorum resmini çekiyorum ve internetten boyner veya morhipo dan alıyorum. mağazalarda 200 lira olan kotları 60 liraya 70 liraya alıyorum. lee de aldığım oluyor levis te. wrangler 80 den aşağı düşmüyor. 30- 40 liraya levis in wranglerin
gömlek ve tişörtlerini alıyorum.
not: alışveriş tavsiyesidir.

Ltb

Jack jones tarzini seviyorum. Ama levis bir kotum var, taş.

mavi çok bozdu. Önceden hep maviden alırdım.
Şimdi indirimdeyse levis, değilse colinsten alıyorum.

Bir tane French Press al, Starbucks'tan da istediğin aromayı içeren bir paket kahve çekirdeği alıp aynı yerde öğüttür, sonra onu French Press'te demle. Bu kadar.

French Press: www.google.com.tr

Kahve: www.starbucks.com.tr

Video: www.youtube.com

french press denemiştim çok hoşlanmamıştım :/

o dalga geçtiniz bilal harvard mezunu

siz de avukatısınız sanıyorum?
soruma cevap vermeyecekseniz kalabalık etmeyin lütfen @prince legolas

Metrolarda hala var. Arafa 59.90a falan carrefourlara geliyor, yine arada trendyol markafoni falan çok ucuza satıyor.

www.sanalcadir.com

Son 6-7 ayakkabımı sanal çadır, 500bin ayakkabı gibi Eren holding siteleri üzerinden aldım, bir problemle henüz karşılaşmadım.

www.egonomik.com

çokmuş o ya, ben ankara'da kan testi+bir gün konaklama, antibiyotik vs. 450-500 civarı bir şey verdim.
2017 için taban fiyat istanbul'da 450 tl imiş veterinerler odasının. www.vetbilgi.com

bu arada benimki dişiydi, erkek olanı aynı şeyler için 300 mü 350 mi ne tutmuştu.

Erkek kediyi 200 tl'ye kadar kısırlaştıracak yer bulursun. 600 falan vermene gerek yok. Bireysel veterinerlere sor, üniversite hastanesine falan gitme bu iş için.

Taban fiyatı kimse sallamıyor bu arada.

gelen kutuna bak mesaj attım.

hakikatten bu İstanbul üni. kendini aşmış, teşekkür ederim dediğiniz yerleri arastiracagim

Kadıköyde belediyenin yerinde sokak kedisi derseniz ücretsiz (kulağına iz bırakıyorlar) kendi kedinizse geçen yıl 200 tl idi erkek kedi için. İkametin kadıköyde olması gerekiyor, ama o konuda ben yardımcı olurum dilerseniz. Hemen randevu vermiyorlar 1 ay sonraya falan veriyorlar bir de.

başka vetlere bakın erkek kedi için çok o fiyat. benimkine 250 vermiştim ben.

Yuh, çok fazla cidden. Erkek kedi için standart ücret 200 TL'dir. Evinize yakın veterinerleri dolaşın.

250 tlye yaptırdım geçen hafta. 600 çok. arkadaşların dediği gibi 200tlye bile vardır belki

Ates falan yoksa cok da onemli birsey degildir. Bogaz pastilleri deneyebilirsin, iyi geliyor.

@superfluid boğazımın tek tarafında inanılmaz bi ağrı var, 5 gündür geçmedi, 2 gündür de kulağımda çok şiddetli bi dolgunluk hissediyorum ve öksürürken deli gibi bi ağrı giriyor. doktora gitmeyerek hata yaptım sanırım.

toplamda 30 gün kalabilirsiniz demek oluyor.
7gününü kullanmışsınız, 23 gün içerisinde ab'den çıkmanız gerekiyor.

23 günü ard arda mı yoksa bu tarihler arasında mı kullanabiliyorum?

Multi olduğu için 23 marta kadar bütün halde veya parça parça kullanılabilir.
Ama 23 günü geçmemeli.

kedi tüy döken bir canlı, illa ki tüy dökecek yani.
bunu kaliteli kuru mama, dengeli beslenme, vitamin takviyesi, haftada en az 1-2 kez düzenli tarama ile en aza indirgeyebilirsiniz ama kucağınıza aldığınızda üstünüz yine de tüy olacak.

Furminator ile haftada 1 kez taramaniz tuy dokumunu oldukca azaltacaktir, deneyin derim.

www.facebook.com buraya da bakabilirsiniz

Bende 7 aylık bir dişi var, kısır ve resmen bir kucak kedisi, ilgi delisi. İsterseniz haberleşebiliriz.

sanki kediyi sadece yavruyken besleyecekmişsiniz, büyüyünce istemeyecekmişsiniz gibi bir ilan olmuş.

neden yavru? :( www.eksiduyuru.com

Yavru kedi alışmak açısından önemli. Yetişkin kedilerin alışkanlıkları oluyor ve size alışması daha zor oluyor. Bunun dışında yavru kedi ne kafar ısırsa tırmalasa da zarar veremez büyüyene kadar alışmak ve korkuyu aşmak açısından yavru daha iyidir. Hele daha önce kedi beslememiş bi insan için yavru faha avantajlıdır.

sokakta çok tatlış kediler var. hem bir canı kurtarırsınız hemde içiniz bir hoş olur. birde standart uyarımı yapayım; eğer yavru kediyi büyüttükten sonra sokağa atarsanız ölür/yaşayamaz.

kediler ile ilgili her türlü sorunuzu çekinmeden özel mesaj yoluyla sorabilirsiniz.

kedi sahiplendim sonunda(2 ay oluyor). yardımlar için teşekkürler:)

Üniversiteye başlarken kaydını dondurmadığın/silmediğin sürece ödeyeceğini taahhüt ediyorsun zaten. Dolayısıyla yapabilirler. Yaparlar da. Bırakmak istiyorsan mutlaka kaydını sildirmen gerekiyor.

@bir nick var benden iceri

Uzun zaman olduğu için sözleşme imzaladım mı, içeriği neydi hatırlamıyorum ama bu dediğiniz kayıt olmamla bunu kabul ediyorum anlamında değil değil mi, yani sözleşmede bu yazıyordur diyorsunuz?

Özel Üniversitede okuyorum burslu olduğum için para ödeme mevzularına aşina değilim ancak oara ödemeyip ders seçmeyen arkadaşı (ödemeyince otomatikman donduracağını sanıyordu) borçlandırdılar, iki dönemi birden ödemek zorunda kalmıştı diye hatırlıyorum.

Thy 1.970 TL
1 aktarmalı 1.845 TL'ye bulmak mümkün ama bagaj hakkı nedeniyle THY daha avantajlı.

Bunlardan aşağı bulmak çok kolay değil zaten.

uk aktarmalı en ucuz, cakabo'nun dedigi fiyat civarı. abd vizeniz oldugu icin ingiltere transit vize istemez diye biliyorum.

rusya aktarmalı gideyim mi? 460 usd bagajsız?

skyscanner'a baktınız mı?

3 aktarmalı giderim dersen 1 marta 1266 tl var

Transit vize isterler onlar

en ucuz bilet 1 martta 1266 lira. istanbul-kiev-stockholm-oakland-lon angeles şeklinde :)
kayak.com'a bak bi. abd vizen olunca uk vize istemiyor.

facebook da seyahat fırsatları diye bir sayfa var, bir yazılım kullanarak tüm sitelerde arama yapıyor admin anladığım kadarıyla,oraya bi yazın isterseniz.

Lufthansadan aldım geçtim dostlar. Olay tamamdır. Dağılabiliriz :)

Ben kartımın limiti ne kadar yüksekse o kadar çok harcama yaptığımı fark ettim. Benim gibi kontrolsüz iseniz düşünsünler limiti.

yıllık ücret açısından sıkıntı olacağını zannetmiyorum.

hayır faiz, ücret vs. olayların aynı olması lazım.

Sadece, lütfen o kartı internet ve mail order(telefon/posta diye geçiyor galiba) ile alışverişe kapatın. Bir sanal kredi kartı oluşturup internet alışverişlerinizi onunla yapın.

Taksitli şeyler alırken avantaj bile. Benimki yetmiyor, diyelim 1500 liraya bişey aldım 10 taksit, ayda 150 lira ödeyeceğim çok rahat fakat limitimin 1500 lirası bloke oldu. gibi gibi. (elinizde o kartın olması ama sizin kendinizi kısıtlamanız daha mantıklı. Şimdi limiti düşürürsünüz sonra gerekir artıramazsınız vs. varken dursun bence)

Asgari ödeme oranı değişiyor kart limitine göre. 15bin'e kadar %30, 15-20 bin arası %35, 20 bin üzeri %40 asgari ödeme oluyor.

Kart limitiniz 18bin ise, o ay 1000 lira da harcarsanız, ekstre minimum ödeme 300 tl değil, 350 tl olur.

Faiz veya ücretle ilgisi yok onun. Limitin yüksek olması elbette iyi bir şeydir ama kontrolsüz harcama yapıyorsanız kapattırın veya limitini azalttırın. Kredi notunuzla da ilgisi yok.

en iyi psikoloji yüksek lisansı yapıp psikolog olur veya akademisyenlik kasar akademisyen olur onun dışında çay demleyip evde kısmetse olur izlerler. zamanında geleceği var diye çocuklara pompalanan dallardan biri gibi duruyor

edit: psikolog olunmuyomuş yanlış bilgi

STK'lere işe girer, belediyelerin toplumla ilgili bişi bişi bölümlerinde çalışır. insan kaynaklarında çalışır.

Psikoloji yüksek lisansı yapıp psikolog olamaz, o ünvanı lisansı psikoloji olmayan kimse alamaz kimseyi yanlış yönlendirmeyin.
Ancak sahte psikolog olur insanları dolandırır.sahte psikologların neredeyse hepsi sosyoloji mezunu, sanırım üniversitede öğretiyorlar dolandırıcı olmayı.

soruya cevap değil ancak bir yanlışı düzelteyim, yalnızca psikoloji yüksek lisansı yapmak kimseyi psikolog yapmaz.
edit: ben yazana kadar yazılmış bile, psikologlar olarak bu konuda ne kadar tepkili olduğumuz ortada. Ruh sağlığı yasası istiyoruz!

Özel okulda ya da dershanede rehber öğretmen ya da felsefe öğretmeni de olunabilir. Yani en azindan benim gittiğim okul ve dershanelerde böyleydi

benim arkadaşım sosyoloji bitirdikten sonra pedagojik formasyon aldı. pdr'ci olarak atanmak için uğraşıyordu, olmadı henüz.

universiteye ve kisiye bagli.
googleda facebookta calisan da var limon satan da.

Sevgilim dışında kimseye demem.

yakın arkadaşlarıma derim arada. "seviyorum la seni" şeklinde oluyo genelde.

Hayatım boyunca hiç kimseye demedim.

En yakın arkadaşıma. Durup dururken seni çok seviyorum sen benim en yakınımsın dedim, gözleri doldu şapşiğin.

oğluma.

ikiz kardeşime yazdım birkaç gün önce.

Arkadaşıma.
Doğuma giriyordu ve yanına gidemedim. Kendimi çok kötü hissettim ki annesine bile ömrü boyunca şu cümleyi söylememiş bir insanım, zamanında bu sebepten terkedilmişliğim bile vardır.

sözlükte hackintosh başlığında hakkında detaylıca bilgi veren birine mesaj attım.

Erkekleri daha yakından tanıyınca, kimsenin kendimi dizginlemeye değmediğini anlayınca, bencillik duygularım ağır basıp yüzeysel düşünmeye başladığımda, kendimi her şeyden çok sevdiğimde ve kendi doğrularımın genel geçer doğrulardan çok daha kıymetli olduğunu farkettiğimde aştım.

Nispeten baskıcı en azından cinsellik tabusunu yıkamamış bir ailede yetişmeme rağmen hiçbir zaman takmıyordum ben. Evet sorun yaşadım erkeklerle ilişkimde, ama sorun yaşatana kapıyı gösterince ortada bi sıkıntı kalmıyor. Yaparken iyi ama iş ciddileşince ımı bıkiri istiyim diyen tipleri insandan saymadığım için.

Ben gelenek görenek dışında fiziksel teması pek sevmiyorum. En basitinden el tutmak birisine sarılmak bile pek hoşuma gitmiyor ama çaktırmamaya çalışıyorum.

Bunun dışında üniversite başlarında babam bir gün bekaret çok saçma yav diye bi konuşma yaptı pat diye. Hayatımda daha fazla utandığım bi an olmadı herhalde. Konuşunca zincirlerimi kırmadım ama rahatladım diyeyim.

aşamadım.

çoğu konuda cevremden ve ailemden bagımsız olabildiğimi düşünüyorum. zaten 13- 14 yasımda ailemin yanından ayrıldım, ayda bir görüşüyorduk. bu konularda da bana telkinde falan bulunmadılar. böyle olunca bişey ' aşılanamadı' bana.

tabii ki toplumun aşılamaya calıstıgı birtakım seyler var yine de ama onların ben amk diyorum.

bu konularla alakalı toplumsal değerlerin çok ikiyüzlü ve saçma olduğunu fark ettiğimde. sorup sorguladığımda hiç tatmin edici cevaplar alamadım, birçok konuda olduğu gibi. dini inancın da olmayınca elinde bir şey kalmıyor.

İlk birlikte olduğum kişi ile zorlandım. Kafanda saçma olduğunu düşünüyorsun, başka birinin biriyle sevişmesi kötü bir düşünce gibi gelmiyor ama yaşamaya gelince heyecandan öte bir korku oldu. Hani, kadın ıslanır sonuçta; tüm o ıslanma geri kaçtı. Tabudan öte ekranda gördüğün ama senin bilmediğin, ortalıkta hiç konuşulmayan bir şeyi yaşamak çok garip.

Şöyle gibi; hayatın boyunca hiç tuvalete gitmemişsin gibi. Bazıları tuvalete gitmeye 'Iyyy, çok kaka, çok pislik, iğrenç, yivrenç' diyor ve çoğunlukta, tuvaletle ilgili filmler var ve bunlar el altından satılıyor (o dönemde internetten film ya inmiyordu, ya bir iki günde iniyordu), bazıları 'ne olacak, insani ihtiyaç' diyor ve o kesim azınlık. Kapalı kapılar arkasında insanların tuvalette olduğunu biliyorsun ve nasıl olduğunu merak ediyorsun. Teorik bilgin var ama pratikte ne olduğu hakkında pek bir fikrin yok. Dolayısıyla, o an geldiğinde insan ne yaptığının biraz fazla farkında oluyor. Atılan bir golü yavaş çekimde izler gibi; 'Oluyor, oluyor, oluyor, oldu sanırım, oluyor galiba, oldu' şeklinde, fazladan bir bilinç geliyor.

Zaten ilk sevişme kadınlarda genel olarak kötü geçen bir sevişme imiş; onu çok sonradan makalelerden öğrendim. Amerikan kadınları için iyi geçen ilk sevişme oranını %2 olarak gösteriyordu; Türkiye'de de ya benzer ya da daha düşük olacağını tahmin ediyorum.

Oysa, ailemde sevgilisi ile birlikte yaşayan kişiler vardı ve ailem hiç kötü gözle bakmamıştı, benimsemişti diğer kişiyi. Arkasından laf eden olmamıştı. Babam da 'Alt tarafı bir imza, gönül bağı olduktan olmadıktan sonra ne fark eder ki' diyordu ama aynı babaya 'Ben seviştim' desem kalpten gider. Sevişmiş olmamdan değil de, bizimkilerin gözünde hala küçük kızım, 'Hangi pedofil sulandı sana' diye üzülür; anlatamazsın 'Baba, ben 30'u geçtim' diye.

Seviştim diye dünya başıma yıkılmadı, bunalıma girmedim, suçluluk/kirlilik duygusu ya da yayın yapma ihtiyacı hissetmedim. Yine de o an kafamda 'Kadın olmak' olarak kodlanmış. Yataktan kalkınca topuklu ayakkabı ile yürüyebilir olacağımı sanmıyordum, bir anne gibi davranmayı beklemiyordum ama ona eşdeğer bir 'kadınlık' bekliyordum. Kadın olmadığım gibi, 'Eee, bugün dünün aynısı' oldum. Devamında görünürde bir sorun yoktu da, aslında çok büyük bir sorun vardı. Her şey güzel de ben zirve yapamıyordum (İlgili kelimeyi iş bilgisayarından yazamıyorum da, yasak). Oysa dışarıdayken iyiydi, içerisi ile ilgili büyük beklentilerim vardı. 'Sırf dışarıdayken böyle ise, içeride nasıl uçuluyordur kimbilir' diyordum; çoook büyük hayal kırıklığı oldu. Adamda sorun yok, yapması gerekeni yapıyor, dayanması gerektiği kadar dayanıyor; bende tık yok oğlu yok. Tüm bunların bu vıdı vıdı ve teraneler sonucu olduğunu düşünüyorum. O an bir şey düşünmesen ve kendini kaptırmış olsan, sen hissetmesen bile yolda giden adamın bacaklarına bakması ve senin defansif hale gelmen gibi şeyler etkiliyor bunu. Baskıcı bir ailede yetişmedim ama toplum baskılıyor da baskılıyor. Bu baskı sonucu da insan ya kendini topluma verip kabuğuna çekiliyor, kapanıp ilişkiden soğuyor ya da isyan edip 'Ey toplum, ben seni hiçe sayıyorum. Oooh, bu da senden intikamım' havasına giriyor.

Nasıl aştım? Aştım mı, bilmiyorum. Bununla ilgili görünürde bir sorunum yok. Zirve ile ilgili (ya bu kelime de çok komiğime gitti şimdi) sorunları neyle ve nasıl aştığımı burada 300 kere anlatmışımdır. Biri bu konu ile ilgili bir şey söylese 'He anam he' diyecek kıvamdayım ama hala bu vıdı ve teranenin etkisinde olduğumu düşünüyorum. Çünkü sevişme bir keşif işi, keşfettiğinin yüzlerce katı bir keşfetmediğin olan derya. Herkesin mezhebine göre bir hayal dünyası, coşturduğu şeyler var; haliyle benim de var. Yine de denemediğim ve denemeyi asla düşünmediğim birçok şey var. Örneğin, ilgili terimi yine yazamıyorum buradan ama sevişme sırasında acıdır, dayaktır, işemektir, 'Oramıza top, buramıza çubuk sokalım' gibi şeyleri sevmiyorum. Belki kafamda toplumsal tırı vırı olmasa sevecektim ve belki şu an aldığımdan daha da fazla zevk alacaktım; bilmiyoruz. Belki de tırı vırı hala kafamızın içinde ve bize bu sınırları sunuyor. Belki hetero olmayacaktım sadece, tüm cinsleri kucaklayan, hatta cinslerin ötesini kucaklayan biri olacaktım ama olamadım ve birçok şey kaçırdım; nereden biliyoruz. Belki daha da renkli hayallerim olacaktı, belki de "üç-beş şeyds of ayça" takılıyorum da haberim yok.

Bunun kadınla ilgili olduğunu düşünmüyorum sadece. Eşcinsel değilse erkekler de bir kadınla birlikte oluyorlar ve onların travmalarını ya da en basitinden sıkıntılarını taşıyan kişiler oluyorlar. Haliyle bunu kadınlar kadar yaşamıyorlarsalar da, en azından her bekaret bozan adam bir şeyler yine toplumsal bir takım sınırlarla karşı karşıya ve en basitinden ne söyleyeceğini, nasıl davranacağını karşındaki kadının tutumu belirliyor. Üzüldü mü, sevindi mi, ne yaptı diye bakıyor insan. Eşcinselse zaten tabu, tırı vırı kadınlardan daha da ötede.

En beğendiğim sorulardan biri olmuş. Amme hizmeti resmen.


Çooook. Bu durumu kaldıramayıp ilişkide tartıştığım oluyordu. İnsan bunalıma giriyor işte böyle böyle toplumsal dayatmalardan. Sonra aştım işte bir şekilde. Yani galiba...

geldi yine bizim magazin...

ayça döktürmüş yine +1

Ben de lisede sadece kötü insanlar evlenmeden sevişir sanıyordum. Sonra libidosu sağolsun aştım. Ama hala yaşadığım sorunlar ve cinselliğim tam olarak kabul gördüğünü düşünmüyorum. Ailemin bir kısmı biliyor bakire olmadığımı ama biseksüel olduğumu bilmiyorlar. Üzücü benim için hep sakladığım bir şeylerimin olması, utanmam gerekiyor sanki.

okuyup araştırarak, kadın olarak kendime bir duruş belirleyerek. bunlar tabi öyle havadan gelmiyor. zaman, emek ve çaba gerektiriyor. bir kere her şeyi geç, seni cinsel tercihlerin (bekaret, fantezi,libido, partner sayısı, yönelim v.b.) konularla ilgili yargılama potansiyeli olan adamı/kadını asla yanına yaklaştırmayacaksın. yatağa girmeden bunun sinyallerini çok rahat yakalarsın. bu yüzden ben hem muhafazakar bir adamla olup, hem öncesinde yaşadığı cinselliği gizleyip, hemde adamı/kadını gerikafalılıkla suçlayan insanlarıda anlamıyorum. almayacaksın arkadaşım hayatına böyle kişileri.

kendin gibi düşünen veya en azından bu anlamda kendi içinde yolculuğa/arayışa çıkmış, sorgulayan/öğretilenin dışında yanıtlar arayan adam veya kadınla olacaksın. bu konuları aşmak pek öyle kendi kendimize yapabildiğimiz bir yolculuk olmuyor maalesef. bu yüzden bu yolculukta edindiğimiz yol arkadaşlarımızda belirliyor bunu aşmak için gösterilen çabayı.

çok düz ve basit bir mantık yürüttüm ergenlikten itibaren, benim vajinam, benim memem, benim götüm. bu beden ve hayat benim. kendi belirlediğim zamanda, kendim istediğim zaman, kendi seçtiğim kişiyle yaşadım ne yaşayadıysam.

bence bu konularda dikkat edilmesi gereken yegane nokta, özgürlük/kendi sınırlarını kendin belirlemekle, dejenarasyonu/yozlaşmayı karıştırmamak. cinsel özgürlükle, yozlaşmış/içi boşaltılmış bir cinsellik yaşamak aynı şey değil.

Ben çok baskıcı bir ailede büyüdüm. İlişki yaşama, ilkleri tecrübe etme yaşım biraz geç o yüzden. Benim için kırılma noktası yurtdışına gelişim oldu. Burada daha rahatım, sokağa çıktığımda Türk, yabancı ya da kadın olmamdan önce birey olduğumu hissediyorum ve toplumda gördüğüm bu kabul manevi olarak inanılmaz rahatlattı beni. Yaşadığım ilişkilere de olumlu yönde etki etti.

Türkiye'de de ilişkilerim oldu ama en entelektüel, en okumuşunun bile kafasında yarattığı önyargılar, tabular var. Nasıl bir cehennemin içinde yaşadığımı oradayken fark etmiyordum. Kimse kızmasın, hani ben de büyük söz söylemek istemiyorum ama bundan sonra bir Türk'le çıkmayı düşünmüyorum. Şahsi fikrimdir, erkekleri hepten eleştirdiğim düşünülmesin. Ben sadece ilişki yaşama gafletinde bulunduğum birkaç tane adamın bende yarattığı hayal kırıklıklarından dolayı böyle düşünüyorumdur büyük ihtimalle.

Başlarda toplum baskısından sanırım faydalanan taraftım. Yönelimimi farketmeden (veya kendime itiraf etmeden) hayatımda olan insanlarla beraberlik yaşamayıp buna neden olarak inanç ve aile toplum yapısını neden olarak gösterdiğim yıllar oldu.

Daha sonra hayatımın nispeten özgür kadınlarla geçen döneminde de bu baskının aslında devam ettiğini farkettim. Her ne kadar toplum baskısını yok sayacak ilişkiler yaşasan da dışarıda kimse bunu bilmiyor ve yaptığının daha büyük suçluluğunu hissediyorsun (Hem cinsellik yaşıyor olmanın hem de bunu hemcinsinle yaşıyor olmanın birleşimi).

Şu an bunun tamamen bir ihtiyaç olduğu ve her insanın yaşaması gerektiğini savunmam 30lu yaşlarda olmama rağmen bu baskıdan doğan psikolojik durumu aşmama hala yardımcı olmadı. Uzun süreli ilişkim ve düzenli seks hayatına rağmen zirve konusunda sorununu aşamamıs biriyim (aychovsky çok sevdim kelimeyi kullanımı). Kafanın içinde kötü bir şey yapıyorum diye bir kodlama olarak kalıyor bence ve kolay aşılamıyor bu sorunlar.

Çok şükür bu konuda hiç baskı kurulmadı üzerimde ama tabii ki seviştiğimi açık açık söyleyecek bir ortamım da olmadı. Yine de, bekaretimden çok psikolojimin iyi olması ile ilgilenen bir ailem olduğu için şanslıyım.
İlişkilerimde bu yüzden zorlanmadım veya suçluluk hissetmedim. Ama dediğim gibi bu konular benim için hep gizli saklı konulardı. Misal erkek kardeşimin seviştiği herkes tarafındna bilinirken, benimki bilinmezdi. Ortada ne kadar baskı olmasa da toplumsal tabular var, ondan nasibimizi aldık.

aşamadım bence. evli barklı yaşını almış kadınım hala o bölgeyi gidip ağda yaptırmışlığım yok mesela. bacak vs rahat rahat giderim ama orası beni tedirgin ediyor. ergenliğe girerken aman başka yerde açılmaz kesinlikle diye annem oturup ağda öğretmişti. o yaşlardan beri kendim yapıyorum. halbuki ağdacı kız orayı görse ne olur görmese ne olur...

aynı şekilde jinekolojik muayenelerde çok stres yapıyor bayan/erkek bir sürü doktora gittim ama her defasında uf ne gerek vardı diye rahatsız oluyorum. içime işlemiş.

aşırı. her yalnız kaldığımda lapsss .daskdasok

evet.
ama gurur duyduğum bir şey değil.

kız arkadaşım yakalıyor bazen. utanıyorum.
eminim başkaları da görmüştür ve yadırgamıştır. mümkün mertebe yapmamaya çalışıyorum.

alerjim var, burnum kuruyor falan. o sebeple.

haz verdiği gerçeği +1

radardan özellikle hanımın radarından uzak olduğum sürece o biçim.

evet. hatta daha büyük zevkim kürdan ile kulağımı kaşımak.

Evet en sevdiğim ucu kuru dibi sulu burnun tüm kanalını açan o sümük.

hayır tiksiniyorum çocukluğumdan beri karıştırmam. görüntüsü en tiksinç şey hatta

Dahinohta ve gozu acik sevisen yahudiye +1

Çocukluğumdan beri cok yaparim alerjik rinit oldugum icin ama zevk de aliyorum acikcasi :( baskalari varken yapmiyorum tabi de yalnizken cok yapiyorum

umarsizca karistiriyorun.

Hayır. Hayatta en tiksindiğim şeylerden biridir burun karıştırmak. Küçük çocukları bile burun karıştırırken görünce aşırı tiksinirken koca insanların nasıl bunu yapabildiğini hiç anlamıyorum.

sabah yüzümü yıkarken ve akşam duşta su ile burnumu temizlemeye çalışırım. öyle yapınca karıştırmalık bişey olmuyor.

Yalnız olduğumda haldır huldur girişiyorum.

Bok ve makat hakkında saatlerce ahkam kesebiliyorum sıkılmadan ama burun ifrazatı hakkında iki satır yazı dahi okuyamadığımı fark ettim. Hayatı uçlarda yaşadığımı sanıyordum, uçlarda yaşayanlar sizmişsiniz burun karıştırıcılar.
Bari masanın altına sürmeyin lan.

Evet

Burun karıştırıcılar, anal dönem fiksasyonu olan insanlar.
Ben de sürdürmekten yanayım,karıştırmam burnumu.

karıştırmayayım diyorum ama arada kendimi bilgisayar başında, dalgın gözlerle burnumu kurcalarken yakalıyorum.

sonra da çıkardığım şeyi fuşşt diye parmak ucuyla savurup "hehe, bir daha karıştırmayayım" diyorum.

Tabiykii, karistirmayana cok sasiriyorum. Gerci trafikte filan sanki kimse gormuyomus gibi girisenlere de ayri sasiriyorum. Bazen tuvaletteyken bi bakiyorum gunlerdir karistirmamisim ulan burnumu karistirmaya bile vaktim olmamis goruyo musun asdfgg ama kuru olmasi tercihim hazine bulmus gibi oluyo asdfg

oo hemde nası

Evet. Burundan o cismi çıkartınca o rahatlama hissi <3 ben.

oo hem de nasıl. beyin ameliyatına girsem her şey tanıdık gelir o derece. ama yapmamın sebebi özellikle kışın hava değişikliği beni mahvediyor ve burnum inanılmaz kuruyor. tek sebebi o

(bkz: hem de ne)
işyerindeki sandalyem bunların kurumuşları ile dolu. kuruduktan sonrası dökmesi çok güzel oluyor, pütür pütür düşüyorlar.

Arkadaslar yapmayin, yarin bi gun zirve olur bulusma olur biri aa bak bu hunharca burnunu karistiriyor der rezil olursunuz.
Ama zevk vermiyor da degil hani.

canlı kırmızı. erkek cinsiyim.

Cırtlak olmayan herhangi bir renk. Kırmızının ucuzlaştırdığını düşünüyorum.

Erkek olarak renksiz olanı seviyorum, mümkünse naked olanı, her şeyin naked olanı makbul.

Siyah, kırmızı, pembe, fuşya hepsi ayrı iğrenç. Neden? Doğal değil ablacım. Garip duruyor.

kadın

kırmızı
bordo
mavi

Nude tonları, k.

su yeşili, bej, eflatun. (erkek)

Çok canlı renkler hariç hepsini sevmiyorum. Fıstık yeşilini sevmem mesela. Ama koyu tonlar(renkler değil) ve güçlü renkler özellikle ilgimi çekiyor.

Siyahı çok seviyorum ama soğan kabuğu rengi daha çok yakışıyor. O yüzden ikinciyi kullanıyorum.

Kadin

Bej, gri, bordo, tugla rengi

yazin acik mavi (bebek mavisi)

erkek, oje sevmiyorum

E/
Beyaz tenliyse (gerçek beyaz) siyah ve parlak kırmızı güzel gidiyor.
Esmerlere hiçbir ojeyi yakıştıramıyorum (bir kaç kez mat yeşil gibi bir renk görmüştüm o fena durmuyordu gerçi) mümkünse ojesiz en fazla bi french makul seviyede.

Siyah ya da bordo kullanıyorum ben her zaman.

Siyah dışında birçok rengi kullanıyorum ama en çok açık tonları kullanıyorum.
En çok şu rengi kullanıyorum, yanımda bulunduruyoırum.
3.bp.blogspot.com
French yapmıyorum ama şu tonları yoğun kullanıyorum, en çabuk biten onlar oluyor.
papatyaski.com
Bordo da kullanıyorum ama bordonun tonuna bakarak kullanıyorum. Sıcak - soğuk ton kıyafete göre değişiyor.
Yazları fosforlu renkler de kullanıyorum. Deniz kenarı ise şu renklerden kullandığım oluyor.
www.dijitaltrend.net
1.bp.blogspot.com
Ama bunlar yılda 5-10 günü geçmez.
Bunun dışında çok çok nadir lacivert mat oje sürmüşlüğüm ve açık zeytin yeşili sürmüşlüğüm var.
Yine de en çok açık ten tonları ve bordo kullanıyorum.

Gümüş gri
Koyu kırmızı mat
Bunlar dışında metalik saten mat serileri genelde seviyorum

açık ve mat renkler - buz mavisi, bej, uçuk pembe vs./ K

En cok kullandigim tonlar;
prnt.sc
prnt.sc
prnt.sc
prnt.sc

Yani fotograflarimdan da gorulecegi uzere nude ve sedefli ojeleri seviyorum. Canli renkler pek sevmem, suremem de. Eller benim, yani K

Kırmızı. Erkek

@playing star

o petrol yeşili dediğin şey müthiş. mavisi de öyle.

eller beyazsa herhangi bi oje. eller beyaz değilse dünyanın en güzel rengini -kırmızıdır bence- bile beğenmem.

En çok kullandıklarım koyu bordo, siyah, bordoya dönük kırmızı, nude, mat gri, bronz kahve.
Yazın bronzlaşınca daha neon renkler ve beyaz da kullandığım oluyor.

sürmemeye çalışıyorum. kullanırsam da nude tonlar

e, oje sevmiyorum, colorless, çok gerekliyse nude

erkek

oje çok çirkin geliyor bana. efsane çirkin. bir de kokuyor. korkunç kokuyor. bak başıma ağrı girdi bunu söylerken. öyle fena kokuyor.

Kırmızı ve sade french çok hoş oluyor.

French yapan kadınlar çok seksi geliyor bana

bordonun elli tonu resmen , mat siyah, lila, arada kuaförde french(kendim yapamıyorum) onun dışında tam ten rengi bir bej kullandığım da oluyor.

erkek bordo

Bordo
Siyah
Vişne

k.

bordo, nude tonları

mat ve koyu renk ojeleri seviyorum.

kadın.

Yazın: nude
Kışın: nude, bordo, siyah
Bu üçünden başka asla.

French güzel görünüyor beğeniyorum ama kendim yaptırmıyorum. Kırmızı gözüme hiç güzel gelmez.

Kadın.

Kiyafete uygun tonlu bir kirmizi veya krem rengi-beyaz yani acik renkler haricindeki her oje leş bence. Erkekim.

Yeşil
Mavi
Bordo

Erkek

bordonun elli tonu

Sadece siyah biraz ilgi çekici görünüyor. Bunun dışında hemen hepsi iğrenç geliyor, pembe renkli araba etkisi yaratıyor. Bu kadar saçma pek az şey vardır herhalde.

Oje sevmem. Clear coat güzel duruyor.
cinsiyetim erkek

Ya yeter dayanamıycam. Erkeğim, siyah oje sürmek istiyorum aşırı derecede. Oh.

genelde nude tonları ve hm mushroom
s-media-cache-ak0.pinimg.com

Onun haricinde altına hiç renk sürmeden;
2.bp.blogspot.com

Koyu kullanacaksam bordo.
Yaz döneminde tatilde fln açık maviler,lilalar
s-media-cache-ak0.pinimg.com

erkek,

bordo ve koyu tonları

Siyah, kırmızı ve bordo :)

ilaçlarını kullanıp gayet sağlıklı ve konforlu hayat sürdürenleri tanıyorum. bütün hastalıklarda riskler ve kötü hikayeler var. size anlatılan kötü hikayeler bu hastalığın en uç örnekleri bence. tedavisini sürdürün ve keyfinize bakın derim.

Geçmiş olsun demeye geldim, tıbbi bilgim olmadığı için yanıltmamak adına başks bir şey diyemiyorum.

Sadece, psikoloji bu tip hastalıkların tedavi sürecinde çok önemlidir. Siz sakin olun, ki o da bu durumu kabullenebilsin. Gerekirse profesyonel destek alın.

Özel bakıma muhtaçlık durumu yok, güçlü olun, güven verin. Gözünün içine bakarsanız bunalıma sokarsınız.

arkadaş bence siz olayı yanlış anlamışsınız. doktorla etraflıca bi konuşun. bu hastalıkla yaşayıp normal hayatına devam eden bi ton insan var. işinden olacak vs bi durum yok yani. kadın hamile kaldı diye ilk aydan kovan patronları yoksa işini etkilemez bile.

kardeşim de zaman zaman epilepsi nöbetleri geçiriyo. kendisi aynı zamanda fiziksel ve zihinsel engelli olduğu için hayat kalitesi açısından bişey farketmiyo ama en azından bilgi amaçlı yazayım. 90larda nadiren nöbet geçirdiğini hatırlıyorum. 2000ler boyunca hiç. 2010 başlarında yoğun bi dönemi olmuştu. ama bunlar çok kısa süreli belki bir dakika kadar nöbet ve arkasından aniden kısa süreli uyku şeklindeydi. bi sıklık veremiycem ama ayda bir, bikaç ayda bir. şu an son dört beş senedir yine nadiren nöbet geçiriyor.

dediğim gibi, tamam üzücü bi durum ama, bu kadar yıkılmayı gerektirecek bi durum yok.

@tavşan, o zaman ya gündüz çalışabileceği bi işe geçecek ya sektör değiştireecek. yani dediğim gibi hayat kalitenizi hiç etkilemez demiyorum ama sandığınız kadar korkunç bi durum değil emin olun.

@elorelia dr kesinlikle gece calisamaz diye rapor yazdi bir de tek calisiyor gece nobet falan olsa kimsenin ruhu duymaz yani. Sirketi tazminatini verelim cik mesai duzenlemesi yapamayiz diyor. Is kaybindan kastim buydu acikcasi bir de calistigi sektor hastaligini arttiracak turden.

Ailesinde de epilepsi hastalari var ve hepsi kotuye gitmis durumda sanirim tedirginligimiz bundan.

Benim kardeşim epilepsi hastası nöbetleri azaldı sadece gece geçiriyordu. Gündüz çalışıyor işinde başarılı hayatını etkileyen bir durum yok sadece nöbet geçirdiğinde paniklememek lazım dişlerini sikmamasi için ağzını açık tutmaya çalışın kaşık vs sakın elinizi sokmayı. Bir de küçük dil bogmamasi için yan yatırın. Gece çalışamaz demesi aşırı uykusuzluk ve yorgunluk nöbeti tetikleyebiliyor.nobet dediğim bir kaç dakikalık kendini kaybetmesi.gecmis olsun ama uzulecek kendinizi yoracak durum yok.kardesim işinde gücünde. eşiniz ne iş yapıyor bilmiyorum da bizdeki nöbet sadece uykuda oluyor siz de nasil

bizim de üst komşumuz epilepsi hastası gayet çocuğu fln var yaşamında bir değişiklil de yok. bunda saklayacsk bişey yok hatta herkese söylyin ki bir nöbet geçirirse herkes bilinçli olsun. çok geçmiş olsun ama cidden hayatını normal devam ettiren çok inssn var

@seyyar satici nobetler genelde uykuya dalarken oluyor ama eeg de uyanikken de ozellikle isikta yakalanmis.

İlaçlarla kontrol altında devam eden bir sürü insan var. İçlerinde riskli işlerine devam edenler, cerrahlar bile var. Özel sektör böyle. Birisine epilepsiyi bahane et, askere gitmezsen terfi vereceğiz deyip sonra sen askerliğe elverişli değilmişsin bizimle çalışamazsın diyen çok ünlü bir şirket biliyorum mesela.

Benim babam refleks epilepsi. İlaç verdiler ama uyumsuz, kullanamıyor. Yine de 2,5 yıldır nöbetsiz. Refleks epilepsi olduğu için tetikleyicisi var ve uzak duruyor. Gözümüzü üzerinde tutuyoruz ama hayatına normal devam ediyor. Siz ilacınızı kullanacaksınız tabi, o farklı bir tür.

Eşiniz içinde pseudoefedrin, efedrin, fenilefrin gibi dekonjestanlar içeren grip ilaçlarını hiçbir şekilde kullanmasın. Çok gerekli ilaçlar değiller zaten, boş yere nöbeti tetikler. Bunu da not düşeyim.

Enistemin kız kardeşi çocukluğundan itibaren epilepsi ymis ama evlendi 2 çocuğu oldu ve artık uzun yıllar dir hiç nöbet gecirmedigini söylüyorlar.

Panik yapmadan tedavisi boyunca ona destek olun ve bu dönemi atlatacaginiza inandirin kendinizi.

Umutsuzluğa kapılmayın. Geçmiş olsun.

Eniştemde var. Tatil günlerinde üst üste film izleyince fenalaşıyor bazen. Hep evde oturmak yaramıyor. Temiz hava almak, kafanın boş olması, stres yaşamamak önemli şeyler. Her gün bir tane minik bir ilaç içiyor. Tam olarak tedavisi yok diye biliyorum, ama kontrol altına alınabiliyor. Nöbet geçirirse panik yapmayın. Birkaç kez epilepsi nöbeti gördüm, bir süre sonra nöbet kendiliğinden sonlanıyor. Siz sadece eşinizin dilinin geriye kaçmaması için duruşunu düzeltebilirsiniz. Nöbet geçiren birine kesinlikle su gibi içecekler vermeyin. Biraz ilk yardım bilgisi edinirseniz işe yarayabilir. Geçmiş olsun.

elorelia
dissendium+1

benim annem epilepsi hastası. aynen @elorelia nın dediği gibiydin tarihsel olarak. ama 2013 ten sonra çok ciddi hastalıklar atlattı. psikolojik olarak tamamen çöktü. zor geri döndürdük. bana göre epilepsi hastaları asla yalnız kalmamalı, nöbetleri çok sıksa. çünkü nöbet esnasında ve sonrasında nerede olduğu çok önemli bu hastaların. Allah korusun düşse, kaza geçirse falan... çocukluğum annemin bu hallerini bilmekle geçti. neyse ki şimdi durumu kabullenebiliyoruz. doktorunuz ve onun bu durumu iyi takip etmesi çok önemli. bana göre epilepsi hastaları stresten %100 uzak, huzurlu bir hayat sürmeliler. çünkü tetikliyor nöbetleri.

@ trafik canavari keske oyle huzurlu bir hayat mumkun olsa... Diger arkadaslarla birlikte size de cok gecmis olsun.

öncelikle bu tartışılmaz gerçek, tedavisi olmayan hastalık yoktur. evet, epilepsinin de kalıcı tedavisi vardır. Bunu araştırın, bulun ve çözün. Allah'tan ümit kesilmez. Siz de hayırlısı deyip, karşılayın bunu. Belki o işine devam etseydi çok daha kötü kaza maza bir şey ile karşılaşabilirdi.

buraya kadarmis üzgünüm.

Öncelikle kalkmıyor diye ağlayan birini ciddiye alıp uzun uzun yazmayacağım. Erkeksiyon problemleri çok daha medeni şekilde ifade edilebilir.

İkinci olarak, antidepresanların vücuttan atılma süreleri uzundur. Nasıl bıraktığın da önemli, doktor kontrolünde bırakmadıysan sıkıntı.
Son olarak fiziksel kaynaklı değilse kesinlikle psikolojiktir, çare psikolog.

Doktora gideceksin.doktor amca dogru tahmin ettigin uzere ilaclarini yazacak cialis in gunluk dozlarindan olabilir icerisinde ,bunu 15-30 kullanacaksin.bu surede cinsel iliski genelde onerilmez.sonra hayatin normale donecek.

kafayı buna taktıkça düzelmeyecek yani sorunun psikolojik. antidepresanı bırakmanın verdiği ekstra huzursuzluk da var üstünde. bir süre kafaya takma kendi düzelir. cialis falan da vermez doktor sana bu yaşta.

oğlum dur lan sakin ol. korkma, fiziksel hiçbir şeyin yok'a yatırıyorum ben bütün paramı.

zamanla geçer. sadece antidepresan değil böyle bir yan etkisi olması muhtemel herhangi bir ilacı düzenli kullanırken içmeyi kestiği gün bütün etkileri bünyeden atılmıyor. kendin de kessen, doktor kontrolünde de kesilse sözkonusu ilaç; pat diye bütün etkilerini üzerinden atamıyorsun. evham yapacak bir şey yok.

İstanbul'da carrefoursa gurmede pek çok domuz eti çeşidi var, izmirde carrefoursa gurme varsa orada da vardır.

Macro center'da da satılıyor

Macro ve büyük migroslar.

macro'da çeşit bolmuş. bi türk bi de yunan üretimi aldım akşam gömeceğim spordan sonra.

Salla gitsin, zaten lisans varsa AÖF'ün bir işe yaradığı yok.

O kadar emek ve para harcamışsınız zaten. Sırf bunun için bırakmazdım ben ki bırakmıyorum bu sebeple.

İki üniversitede kaydı bulunanlardan sadece bir tanesi için harç alınıyor diye biliyorum. O yüzden sadece AÖF harcını ödemeniz yetecektir.

Ben olsam bu kadar yaklaşmışken bırakmazdım. Hiçbir ise yaramayacaksa bile yarım kalmışlık hissi rahat vermezdi bana.

şarkının aslı orhan atasoy'a ait. yeni duptıs versiyonları da vardı ama teoman'a yakın olacaklarını sanmam.

İskender Paydaş feat. Ozan Ünlü - Gemiler
www.youtube.com

Teoman da söyledi o şarkıyı yanılmıyorsam

teşekkürler benim aradığım teknikekip in yazdığıydı.

kendini kandırarak , ne kadar güzel bir gün , perdeleri aç dişarı filan bak kuşlar filan ne kadar guzel hersey ...

insan en kolay kendisi kandırıyor

sebebi ne?sana huzursuzluk veren durum neyse onun köküne inmek lazım.

ben de uzun zaman öyle oldum.
birini hayatıma aldıktan sonra azaldı biraz..
bu tabii basit bir şey ama bir keresinde de ciddi hayal kurup o konuda somut adımlar atmaya, planlar yapmaya başlamıştım. o zaman da güzel uyanıyordum.
ama uzun yıllar küfrederek, sanki bir gece önce çok yanlış şeyler yapmışım da pişmanlık-huzursuzluk duyuyormuşum gibi uyanıyordum. umarım yine olmaz.
bence bir şeye yönelin, kendinizi enerjinizi ona yoğunlaştırın. insan olur, hayvan olur, hobi olur.(en güzeli hobi aslında, ben de bunu yapacağım)

Tutma kendini ağlamamak için.
Ağlamak kötü bir şey değil. Belli ki içinde biriktirdiğin şeyler var.

hem uykudan önce, hem sabah ; Meditasyon

Ağlayarak uyanan tanıyorum. Çok fena bir durum. Hayat koşulları zorluysa ve bu durum gidişata paralel ortaya çıktıysa yapılması gereken terapi, ilaç her ne gerekiyorsa.

uykudan önce ve sabah meditasyon demeye gelmiştim, ki denmiş.

nevrochaotica+1

ayrıca insanların tiklerini vermediğiniz için rahat uyuyamıyor olabilirsiniz, tikleri ihmal etmeyin :P

Nevrochaotica,İşte olduğumdan anca bakabildim, sakin :)